Sokağa atılan köpeğe Amerikalı aile sahip çıktı

Sahibi tarafından sokağa atılan 3 yaşındaki teriyer cinsi köpek, doğum yapacağı sırada Amerikalı Cahill ailesinin yardımlarıyla sıcak bir yuvaya kavuştu. Kömür ismini verdikleri köpeği Referans Veteriner Muayenehanesine götüren aile burada Uzman Veteriner Hekim Akife KAYA'nın da büyük ilgi ve yardımlarıyla tedaviye alındı. Olayla yakından ilgilenen Çayyolu Doğal Hayatı Koruma ve Sokak Hayvanlarını Barındırma Derneği Başkanı Aylin Cumali ise Kömür'ün doğumunun başarılı bir şekilde başka bir klinikte yapıldığını söyledi. Doğumdan sonra Kömür'ün 8 sağlıklı yavru dünyaya getirdiğini belirten Cumali, Cahill ailesinin küçük kızı Abegale'in de yavruların yanından bir an olsun ayrılmadığını kaydetti. Baba Nicholas Cahill'in ise şu anda Ankara'da Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi olarak çalıştığını belirten Cumali, Nicholas Cahill'ın Amerika'da hayvanseverler derneklerinin faaliyetlerinde gönüllü olarak çalıştığını söyledi. Başkan Cumali, Cahill ailesinin Ankara'da 1 yıl kalacağını daha sonra Amerika'ya döneceğini ve yanlarında yavrulardan birkaçını götüreceklerini kaydetti. Sokakta zor durumda ve kötü şartlarda yaşamaya çalışan köpekler olduğuna dikkat çeken Aylin Cumali, hayvanseverlere seslenerek "Biz bu sokaktaki sahipsiz köpekleri alıp bakımlarını yapıyoruz. Köpek sahibi olmak isteyenler lütfen bize başvursun. Özellikle de yalnız insanlar için çok güvenilir bir dosttur, denemek için bile bizden köpek alıp besleyebilirler." dedi. Kömür'ün şimdiden bir yavrusunun hayvansever bir aile tarafından sahiplenildiğini ifade eden Hekim Kaya, "Kömür'ün yavruların gayet sağlıklı, bakımlarının ve aşılarının düzenli olarak yapıldı." Kaya yavruları isteyenlerin kendilerine başvurmalarını rica etti.

SEVGİ YETER

Herkese merhaba

Bu yazımda ilk görüşte aşık olduğumuz ve hemen alıp eve götürmek için yanıp tutuştuğumuz o şirin yaratığa ne kadar iyi bakabileceğimiz ve ona ne derece iyi bir yuva sağlayabileceğimiz konusuna değinmek istedim.

Kedi, köpek sevmek farklı bir şeydir. Herkes bu sevgiyi farklı yaşar. Kimi bahçesinde yaşatır bu sevgiyi, kimi aralıklarla gittiği barınakta, kimi sokakta gördüğü bir köpecikte veya petshopta. Ama evimizin ferdi olması onu ayrıcalıklı yapar. Çünkü artık siz yaşadığınız sürece, onun da ömrü yettiği kadar artık hayatı birlikte yaşayacağınızı unutmayın. Bebeklik döneminde evimizde kemirilmeyen yer kalmayacağını, tuvaletini öğrenene kadar elinizde bir bez arkasında dolaşacağınızı, siz evden ayrıldığınızda belki bir süre arkanızdan ağıtlar yakacağını bilmek gerekiyor. Tabi bir bakışıyla bunları unutturacağını ve sizin bu şirinliğe dayanamayacağınızı hatırlatırım…

Lütfen kedi-köpek sahibi olmadan önce kendinizi ve koşullarınızı tekrar gözden geçirin, aldıktan sonra ömür boyu bakabilmek ve sokaklarda cins kedi-köpek görmemek adına aşağıda maddeler halinde yazmaya gayret ettiğim yazıyı sizde değerlendirin.

Kedi-köpek Almadan Önce Kendinize Sorun:

  • Gerçekten kedi-köpek seviyormusunuz?
  • Ailenizin bir ferdi olmasını istiyormusunuz?
  • Hangi amaçla kedi-köpek alacaksınız?
  • Eviniz kedi-köpek bakmak için müsait mi?
  • Ona zaman ve sevginizi verebilecek misiniz?
  • Ailenizdeki diğer fertlerde onu kabul ediyor mu?
  • Onun sağlık ve beslenme gibi giderlerini karşılayabilecekmisiniz?

Kedi-köpek Alırken Dikkat Etmeniz Gerekenler:

  • Yavru kedi-köpek alıyorsanız en az 2 ay anneyi emdiğinden emin olun.
  • Genel durumunu gözden geçirin. Tüyleri parlaksa, göz ve burun akıntısı yoksa, iştahı yerinde ve çevreye karşı ilgili ise alın. Çevreye ilgisiz, tüyleri dökülmüş, matlaşmış, burun ve göz akıntısı olan, zayıf kedi ve köpek muhtemelen hastadır.
  • Eve götürmeden mutlaka veteriner hekiminize uğrayıp sağlık kontrolünden geçirin.
  • Onun yaşına ve sağlık durumuna uygun olan en iyi mamayı seçin. Ne kadar iyi beslenirse o kadar az sorunla karşılaşacağınızı unutmayın.
  • Önceden evini

Herkese mutlu günler…




KARŞILIKSIZ SEVGİ İSTER MİSİNİZ?

'' Bir köpek dünyada sizi sizden daha çok sevecek tek şeydir''  Josh Biillings.

Gerçekten de bu böyledir. Onu beslediğimiz, baktığımız sürece gerçek dostumuzdur evcil hayvanımız. Size hiç yalan söylemez, dedikodunuzu yapmaz, aldatmaz ve terk etmez. Yemek verirseniz yer, sevginizi esirgediğiniz veya ilgilenemediğiniz anlarda bile o hep sizi sever ve sadıktır. Onunla yaşamak hayatımızı düzene soktuğu gibi stresimizi ve günün tüm yorgunluğunu alır. Bir köpeği düzenli gezdirmek bize egzersiz yapma fırsatı verir ve aynı zamanda yeni insanlarla tanışma olanağı sağlar. Çocuklar üzerinde ise mental ve sosyal gelişim, sorumluluk alma, kavrama yeteneğinin gelişmesi gibi pek çok olumlu etkisi olduğu, ayrıca spor yapma, hobi edinme gibi pek çok etkinliğe daha yatkın oldukları, evcil bir hayvana sahip çocukların empati kurma ve sosyal uyum sağlama açısından daha başarılı olabildikleri bildirilmektedir.

Tüm bunların yanı sıra Tıp alanında yapılan bilimsel araştırmalar evcil hayvan beslemenin ve evcil hayvanla arkadaşlık etmenin insan sağlığına pek çok faydası olduğunu ortaya koymaktadır. Kısaca bunlar;

Hayvan sahibi olmak, kalp krizine bağlı ölüm oranını yüzde 3 azaltıyor. (Friedman, 1980).

Hastanede tedavi gören kalp hastalarında, tedavi köpekleri ile yapılan ziyaretlerin tansiyonu normal düzeylere düşürdüğü, zararlı hormonların salgılanmasını azalttığı ve hastaların kaygısını azaltarak kalp ve solunum sistemi sağlığına yardımcı olduğu tespit edilmiş. (Cole, 2005)

Evcil hayvan sahiplerinin kan basıncının (tansiyonunun) daha düşük olduğu kanıtlanmış. (Friedman, 1983, Anderson 1992).

Evcil hayvan sahiplerinin kanlarındaki kolesterol ve trigliserid düzeyleri hayvan beslemeyenlere göre daha düşük. (Anderson, 1992).

Koroner kalp hastalıklarını takiben 1 yıl hayatta kalma oranı hayvan besleyen hastalarda daha yüksek oranda. (Friedman, 1980, 1995).

Alzheimer hastalığı olan hastalara parlak renkli balıkların olduğu büyük akvaryumları izlettirme şeklinde uygulanan terapiler sonucunda, hastalığın yeme alışkanlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin azaldığı ve iyiye doğru geliştiği bulunmuş. (Beck, 2002)

Evcil hayvan sahiplerinde küçük düzeydeki sağlık problemleri daha az görülmekte. (Friedman, 1990, Serpel, 1990).

Köpek sahibi olan yaşlı insanlar doktora daha az gitmekte. 100 hasta ile yapılan bir çalışmada, yüksek düzeyde stres nedeniyle düzenli doktor ziyaretleri içinde köpek sahibi olanların yüzde 21 oranında daha az olduğu tespit edilmiş. (Siegel, 1990).

Otistik çocuklarda evcil hayvanlarla yapılan rehabilitasyonlar, çocuğun daha sosyal davranışlar sergilemesini sağlarken otistik davranışların azalmasına yol açmış. (Redefer, 1989).

Uzun süreli tedavi gören hastaların yalnızlık sonucu yaşadıkları problemler, evcil hayvan destekli terapilerle belirgin ölçüde azalmış. (Banks, 2002).

Hayatlarının ilk yılında evcil hayvanla birlikte yaşayan çocukların, daha sonra alerjik rinit ve astım olma frekansları azalmakta. (Hesselmar, 1999).

Evcil hayvan sahipleri evcil hayvanları ile daha fazla egzersiz yaptıkları için daha iyi bir fiziksel sağlığa sahip. (Serpel, 1990).

AIDS hastalarında evcil hayvan sahibi olanların daha az depresyon ve stres problemi yaşadıkları görülmüş. Hayvanlar, bu hastalarda hastalıkla başa çıkma gücünün artması ve moral yönünden en önemli destek kaynağı olmuşlar. (Siegel, 1999, Carmack, 1991).

Çocukların doktor muayenesinde özel terapi köpeklerinin de bulunması, çocuklarda muayene esnasındaki strese bağlı problemleri azaltmakta. (Nagengast, 1997, Hansen, 1999).

Diş tedavisi sırasında köpek bulunması, çocuklarda diş doktoruna gitmeye bağlı stresi azaltmakta. (Havener, 2001)

Evcil hayvanlarla arkadaşlık etmek (özellikle köpeklerle), çocukların ebeveynlerinin ölmesi veya ciddi hastalıklara yakalanması durumuna uyum sağlamalarına yardımcı olmakta. (Raveis, 1993).

Dr. Akife KAYA
(Veteriner Hekim)
REFERANS VETERİNER KLİNİĞİ
Hoşdere Cad. 198